Yüzümüzde yaşla beraber bazı değişiklikler olur, hacim kemik ve yumuşak doku da azalırken yerçekimi etkisi ile aşağı yönlü bir hareket başlar, yanaklarımızda elmacıklarımızın üzerine doğru örten ve yüze dinamizmini veren yağ yastıkçıkları dudak kenarlarına doğru iner ve indiği noktada dudakların üzerine yığılma yaparak nazolabial oluk dediğimiz katlantıyı oluşturur, yukarda boşaldığı yerde nazojugal oluk oluşturur. Yüzümüzde mimik kaslarımızın sürekli aktif çalışması, kuruluk, güneşe fazla maruziyet diğer yandan kırışıklıkları oluşturur. Bunlar göz çevremiz için kaza ayakları yada, alın ve kaş arası için ince başlayıp sonra derinleşen kırıklardır. Kırıklar oluşmadan önlemler alınmalıdır yoksa geri dönüşümü olmayan bir kırışıklık serüven bizleri bekliyor. Bunun için en iyi tedavi kırışıklıklar başlamadan boutulinum toksin tedavisine başlamaktır. Yanlış bilinen bir gerçek kırışıklılar oturduktan sonra toksin tedavisidir. Tedavinin amacı yaşlanmayı önlemektir. Yaşlılığı geri getirmek değil. Geç kalınsa da mevcut durumu daha iyi hale getirecek olsa da tamamen kırıksız hale dönmemiz çok zor bazen imkansızdır. Toksin uygulaması en güvenli pratik ve ucuz yöntem olmasının yanında yüze radyofrekans uygulaması, somon DNA, lazer uygulamaları, ince kollajen dolgular, prp yada gençlik aşıları gibi bir çok yöntem kırışıklıkları düzeltmek için kullanılabilir. Hiçbirisi zamanında düzenli yapılan bir toksin uygulamasının yerine geçemez.
This site was created with the Nicepage
WhatsApp